22 Kasım 2010 Pazartesi

Esma Hatun



Esma Sultan, Osmanlı tarihinde saltanata aday gösterilen tek kadındır. Sultan I. Abdülhamid'in kızı ve II. Mahmut'un kardeşidir. Ortaköy'deki yalısı kendisine 10 yaşında iken hediye edilmiştir. Günümüzde sadece iskeleti kalan bu yalı büyüleyici bir güzelliğe sahipti.

25 yaşında dul kalan Esma Sultan bir daha hiç evlenmedi. Kardeşi Sultan II. Mahmut zaman zaman latife ile "Hemşirem, eğer sen erkek olsaydın, işte o zaman benim vay halime. Asla saltanat yüzü göremezdim." derdi. Zira Yeniçeriler isyan çıkarıp Topkapı Sarayı'na saldırdıklarında, saray muhafızları da Yeniçerileri engellemeye çalıştıkları sırada ilginç bir hadise yaşanmıştı. Saray muhafızları, isyancı Yeniçerilerin elebaşlarına "Ne yapıyorsunuz? Sultan Mahmud'u öldürürseniz kim padişah olacak? Hanedanda başka erkek yok?" dediklerinde Yeniçeriler şöyle cevap vermişlerdir: "Olsun. Biz de Esma Sultan'ı padişah yaparız." Daha önce de birçok defa yeniçeri isyanı yaşanmıştı sarayda. Tahtan indirilen padişahlar olmuştu lakin mahlu padişahın yerine hiçbir zaman bir şehzadeden başkası gelmemiştir. Lakin Yeniçeriler Osmanlı'da hiç olmamış birşeyi bile göze almışlardı: Esma Sultan'ı padişah yapmayı. Osmanlı'da ilk defa bir kadın padişah olacaktı.

Yeniçeriler Kazan Kaldırıyor

Hadise şu şekilde gelişmişti: Sultan III. Selim'in Nizam-ı Cedit ıslahatlarını istemeyen yeniçeriler, Kabakçı Mustafa liderliğinde ayaklanmış ve "Moskof oluruz Nizam-ı Cedit olmayız" diyerek saraya saldırmışlardı. Sultan III. Selim'i tahttan indirip, Şehzade Mahmud ile birlikte hapsederek, Sultan IV. Mustafa'yı tahta çıkardılar. 14 ay sonra Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa'nın Sultan III. Selim'i tekrar tahta çıkarmak için İstanbul'a 20.000 kişilik bir orduyla geldiğini duyan yeniçeriler, Sultan III. Selim'i önce kementle boğarak daha sonra da yüzünü palalarla parçalayarak şehit ettiler. Asi zorbalar Şehzade Mahmud'u da öldürmek istemişler lakin, Cevriye Kalfa'nın şehzadeyi dama kaçırmasıyla O'nu bulamamışlardı. Ölümden kurtulan Şehzade Mahmud, Alemdar Paşa'nın gelmesiyle padişah oldu. Alemdar Paşa'yı da sadrazamı yaptı.

Sultan Mahmud, evvela amcası III. Selim'in oluşturduğu Nizam-ı Cedid'in devamı niteliğinde Sekban-ı Cedid (Yeni Muhafızlar) birliğini oluşturdu. Her yeni kuruluşa karşı olan yeniçeriler buna da karşı çıktılar. Bu ocağın kaldırılmasını istediler ve istekleri yerine getirilmeyince kazan kaldırdılar. Alemdar Mustafa Paşa ve muhafızları direniş gösterdiler lakin, yeniçerilerin mevcudu çok fazla idi. Binayı saran asilere teslim olmamak için mahsene inen Alemdar Mustafa Paşa, ölmeden oradan çıkamayacağını anlayınca, mahzendeki barut fıçılarını ateşlerdi. Büyük bir patlama ile infilak eden binanın üstünde ve civarında bulunan yeniçerilerle beraber kendi de havaya uçtu (15.Kasım.1808) Bu infilakla en az 300 yeniçeri ölmüştü. Bu sırada saraya da saldıran yeniçeriler Sultan II. Mahmud'u indirip, yerine IV. Mustafa'yı isteyince ulemadan fetvayı alan padişah II. Mahmud, IV. Mustafa'yı idam ettirdi. Tahtın erkek varisi kalmadığını öğrenen yeniçeriler o anda ne yapacaklarını şaşırdılar. "Kim olursa olsun, yeter ki bizim ocağımız devam etsin." diyerek Osmanlı tahtına Esma Sultan'ı teklif ediyorlardı.

Küçük Esma Sultan

Şimdi bu enterasan olayın kahramanı esma Sultan'ın hayatına göz atalım. Esma Sultan, 1778'de Sultan I. Abdülhamid'in altıncı kadın efendisi Ayşe Sineperver Hatun'dan doğdu. Sultan III. Ahmed'in kızı Esma Sultan ile karıştırılmaması için "Küçük Esma Sultan" denilirdi kendisine. 11 yaşında iken yetim kalan Esma Sultan'ı, 14 yaşına gelince, Sultan III. Selim, Kaptan-ı Derya Hüseyin Paşa ile evlendirdi. Hüseyin Paşa, bu arada 36 yaşında idi. Evlilikleri 11 yıl sürdü. Hüseyin Paşa 47 yaşında vefat edince, Esma Sultan 25 yaşında dul kaldı. Esma Sultan, kardeşi Iv. Mustafa'nın tahttan indirilmesine sebep olan Alemdar Mustafa Paşa'nın idamı için annesi Ayşe Sineperver ile gizli gizli faaliyetlerde bulunuyordu. Nitekim bu faaliyetlerinde de başarılı oldu. Alemdar Mustafa Paşa, yeniçeri isyanını bastırmak ve padişahını kurtarmak için kendi hayatını feda etti. Böylelikle bu elim hadisede de 2 Sultan ve 1 Sadrazam şehit oldular. Lakin Osmanlı tahtına kudretli, azametli, heybetli, atafetli, celadetli, riyaset ve kiyaset sahibi genç bir hükümdar geçti. ve yeni bir dönem başladı; Osmanlı'nın yeniden diriliş dönemi. 23 yaşında padişah olan Sultan II. Mahmud dönemi. Osmanlı'nın gördüğü en yenilikçi padişahtır. ve bu kudretli padişahın, kudretli hemşiresi Prenses Esma Sultan.

Zengin Prensesİstanbul'un en zengin prensesiydi. Bu zenginliğini kardeşleri IV. Mustafa ve II. Mahmud'a borçlu. Şık giyinmesiyle de ünlü olan Esma Sultan, cemiyet hayatında diğer Osmanlı prensesleri gibi, bir numaralı ismiydi. Ortaköy'deki yalıda oturan Esma Sultan, 1848 yılında 70 yaşında iken vefat edince, Divanyolu'ndaki biraderi Sultan II. Mahmud'un tirbesine defnedildi. Sadullah Paşa'dan Sait Halim Paşa'ya, Şeyh Bedrettin'den Osmanlı'nın sarayda doğmuş son şehzadesi Osman Tuğrul Efendi'ye kadar, hatta son dönemden Muallim Naci'ye Ziya Gökalp'e kadar bir çok vezir, devlet adamı, son devrin kudretli paşaları, kumandanları, sır katipler, gazeteciler hep bu mezarlıkta medfun. Bu mezarlık bahçesi Sultan II. Mahmud'un kızkardeşi Esma Sultan tarafından tahsis edilmiş. Burada Esma Sultan'ın bir köşkü varmış zamanında. Şu an köşkten eser yok. Ve köşkün bulunduğu yerde Türk Ocağı Nargile Cafe, gençleri ağırlıyor mezarlık manzarası eşliğinde.

Yalısı Tütün Deposu Oldu

Esma Sultan2ın vefatıyla Ortaköy'deki yalısı, Sultan II. Abdülhamid tarafından, kız kardeşi Cemile Sultan'a hediye edildi. Cemile Sultan'ın vefatından sonra da V. Murad2ın kızı Fatma Sultan'a. Cumhuriyetin ilanıyla Osmanlı Hanedanı yutdışına sürgün edilince, yalı satıldı ve tütün deposu olarak kullanılmaya başlandı. 1952 yılında Saffet Baştımar tarafından satın alınan yalı, marangozhane ve kömür deposu olarak kullanıldı. 1975'te yandıktan sonra iç mekan tamamen çeliklerle kaplandı. Şu anda The Marmara Otel Grup tarafından turistik tesis olarak isletiliyor.

Püsküllü Bela

Fransız ihtilalinden sonra bir süre Fransa'da giyilmiş olan kırmızı fesler daha sonra Yunanistan'da da giyilmişti. Azad edilen Rum köleler de fese benzer başlıklar giyerlerdi. Fes, ilk defa Sultan II. Mahmud döneminde Osmanlı'ya gelmişti. Hüsrev Paşa'nın gemisindeki kalyoncu ve leventlere giydirdiği fes, Sultan II. Mahmud tarafından da sevilmiş ve yenilikçi padişah, 1828'deki fermanıyla fesi, devlet dairelerinde zorunlu tutmuştur. Fese ilk başkaldırış da, din adamları ve ulema sınıfından gelmiştir. "Aldık başımıza belayı" demişlerdir. Padişaha değil, fese diyorlardı. Hem de püsküllü bela deniliyordu. Vişne rengindeki feslerin isimleri bile vardı: Mahmudiye, Mecidiye, Aziziye, Haöidiye gibi sultan isimleri alanların yanı sıra Zuhaf, Sıfır, Kurna, Şılk, Ali gibi isimler de fes isimleri olmuştu değişik dönemlerde. Sultan II. Mahmud'un Yen,çeri Ocağı'nı kaldırdıktan sonra kurduğu "Asakir-i Mansure-i Muhammediye" isimli ordunun askerlerinin giydiği fesleri imal etmek için de Eyüp'te Haliç sahillerindeki Feshane inşa edilmişti.

Kaynak: Mahmut Sami Şimşek (19.Ocak.2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder