25 Kasım 2010 Perşembe

Düşlerin Yüreği

01 Kasım 2010 - Edebistan

MEHMET KIZILAY

Düşler; karanlıktan aydınlığa, hüzünden mutluluğa, sevinçten gözyaşına, soğuktan sıcağa, hayattan ölüme sürekli bir yolculuk halinde yaşarlar. Yolculuk en çok düşlere yakışır. Bütün düşlerin bir seyir çizgisi vardır. Düşler durağanlığı asla kabullenemezler. Durağanlığın olduğu yerde; yerinde sayarak temposunu korumaya, ritmini güçlü vurgularla geliştirmeye çabalarlar.

Düşlerin, sahiplerine göre aldıkları renkler, yansıttıkları ışıklar vardır. Gökkuşağının bütün renkleri düşlerin kullanım alanına dâhildir. Bu konuda asla engellenemezler. Ama bahar mevsiminde hemen hemen herkesin düş ışıklarının kırık tayfları arasında tüm renklerin yeşil bir haleye dolanmış vaziyette uzadığını, her nesneye yeşilden bir hayat eklemlediklerini görürüz.

Baharın doğasından gelen bu özelliktir belki de, yeryüzündeki bütün canlıların içine ve dışına sirayet etmesini sağlayan. Belki de budur herkesi bahar tutkunu, bahar aşığı yapan.

Düşler yağmur, kar ve doğadan gelen bilumum yağışları bir misafirperverlik gösterisiyle karşılar ve onları, saçak altlarına, şemsiye kalkanlarına, araba mahpuslarına, ev sığınaklarına, feda etmezler. En çok ta Nisan yağmurlarını severler. O yağmurlarda adeta senelik temizlik yaparlar. Evlerin, damların, halıların ve diğer ev eşyalarının senelik bakıma ihtiyaç duydukları göz önünde bulundurulursa, bunun tersi durumun anormallik olacağı sonucuna kolaylıkla ulaşabiliriz. Düşlerini bu mevsimde tazelemekten uzak duramaz insanlar. Aynı düşleri yeni baştan okuyup, yeni yorumlarla bezeyerek yeni bir ruh vermek düşleri tazelemekle eşdeğerdir.
Düşler en çok hüzünle beslenirler. Düşleri açlık sorunu yaşamayanlar, özellikle sanatkârlardır. Hele edebiyat üstatları…

Düşler yalnızlıktan hoşlanır. Düş kalabalıklarında bile, her düş ayrı bir dünyada farklı meşgalelerle bir hasbıhal halindedir. Düş zenginliklerinde düş ülkesinde bir seferberlik hali yaşanır. Bu dönemlerde düşler, omuz omuza vererek, ait oldukları zihinlerin arka planında çok somut açılımlara yol açabilirler.

Düşler ışık saçsa da karanlığı sever, doğalarındaki ışığı soyuttan somuta geçiş için berhava etmezler. Karanlıkta, daha bir aydınlık olur düşlerin etrafı. Ortalık karardıkça çevresi aydınlanır düşlerin.
Düşler çekingendir. İçe kapanıktır. Kapalı olmak niteliğini bile isteye bir derece yukarılara tırmandırır ve bunu sorun etmezler. Alengirli işlerden hoşlanmazlar.

Düşler bazen kendi kendini kandırır ve bunun farkındadır. Yanlış yapabilme hakkının korunması ve gerektiğinde kullanılması noktasında sahibini ikna eder, yanlışın da yapılması gereken bir doğruluk olduğunu hatırlatır, dururlar. Özünde, her daim dürüst olmaya, büyük özen gösterir düşler.

Düşler ağlamaklı olur çoğu kez. Saçlarına düşen yağmur tanesinden sonsuz anlamlara kapı aralayabilen düşlerin, gökyüzünün ağlayışından ilham almayacağını düşünmek düşleri tanımamak veya fazlaca safdillik olmaz mı?

Düşler her daim gençtirler. Üzerlerinden yıllar geçse de, tazeliklerini korumayı çok iyi bilirler. Çoğu kez artık bizden geçti diyenler aslında haylaz bir çocuk görünümündeki düşlerini sadece farklı bir dille ifade etmiş olurlar

...alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder