28 Şubat 2013 Perşembe

Tarihten İlginç Gelenekler - Seppuku (Hara-Kiri)


 
 
Seppuku, iç organların dışarı çıkmasını sağlayan bir tür Japon intihar adetidir.

Seppuku ayrıca hara-kiri olarak bilinir. Günümüzde hara-kiri daha yaygın olarak bilinmektedir. Çünkü hara-kiri ...kelimesi Japoncada "karın deşmek" anlamına geldiği için argo olarak kabul edilir.

Efendisinin ölümünden sonra seppuku yapmak oyibara olarak adlandırılır, adet aynıdır.

Seppuku, feodal Japonya' da özellikle samuray sınıfının savaşta yenilgi sonucunda hayatta kaldıysa yapması gereken intihar olarak adlandırılmaktadır. Gerçekte ise savaşta yenilen samurayın böyle bir zorunluluğu olmadığı gibi, bu sadece samuraylara has bir davranış da değildir. Genellikle efendisine doğru hizmet edememiş samuraylara Edo hanedanı döneminde bir nevi onurlandırma amaçlı cezalandırma yöntemidir.
Seppukuda esas olan, samurayın yaşamı boyunca her an beklediği ölüme kendi eliyle fakat korkunç acılar içerisinde kavuşmasıdır. Zaman içerisinde "seppuku" yapmanın verdiği acıyı önlemek için intihar eden samurayın en yakın arkadaşına karnı kesme işlemini takiben kafasını kesme görevi verilmiştir, bu kişilere "kaishakunin" denilirdi ve genellikle samurayın en yakın olduğu ya da en güvendiği kişilerden seçilirdi.
Şahıs, seppuku yapmadan önce banyo yapar, beyaz giyinir ve en sevdiği yemeğini yer, hazır olduğu zaman bıçağı karnına saplar, sağ-sol hareketleri yaparak diyaframını ve midesini parçalar, sonra da kaishakunin kellesini uçurur.

Seppuku iki çeşittir. Biri yukarıda anlatılan normal seppuku, öteki ise Juun-Buun Seppuku'dur. Juun-Buun Seppuku'da, kaishakunin yoktur. Şahıs, karnını haç şeklinde (+) keser, iç organlarını dışarı çıkarır, mümkünse toprağa koyar, ve orada ölüverir.

Seppuku yapmak bir süre sonra yasaklanmış olmasına karşın günümüze kadar var olmayı başarmıştır. Japon toplumunda kabahatli olmak ve bu kabahatin toplumca bilinir hale gelmesi çok büyük utanç sayıldığından zaman zaman uygulayanlar görülmektedir.
 
Kaynak: Tarih Kulübü

23 Şubat 2013 Cumartesi

Dünyanın İlk Hazır Çorbası "Tarhana"


 
 
ORTA ASYA TÜRKLERİNİN YAŞADIKLARI COĞRAFYANIN İKLİM ŞARTLARINDAN KAYNAKLANARAK KEŞFETTİKLERİ TARHANA, DÜNYANIN İLK HAZIR ÇORBASIDIR

Tarhana, kullanım ve saklama kolaylıkları nedeniyle gerek yerleşik, gerekse göçer yaşam tarzlarının temel b...eslenme maddelerinin başında gelmiştir. Yazın bereketli hasadından ve güneşinden yararlanılarak üretilen tarhana, yılın geriye kalan bölümünde, kahvaltıdan akşam yemeğine kadar tüm sofralarda yer alır. Selçuklu ve Osmanlı imparatorluklarının ordularının beslenmesinde tarhana çok önemli bir ihtiyacı karşılamıştır. Özellikle Çanakkale Savaşı’nda orduya güç vermiştir.

‘Dar Hane’ Çorbası...

Selçuklular sayesinde Ortadoğu ve Anadolu’ya getirilen tarhananın isminin nerden geldiği hakkında kesin bir bilgi elimizde yok. Yunanlılarda da ‘trhana’ olarak adlandırılan tarhanayı, Yunanlı araştırmacı ve geleneksel Yunan yemek kültürü uzmanı Georgia Kofinas’a sorduğumda, onlarda da herhangi bir verinin olmadığını söyledi. Bildiğimiz bir şey varsa, o da tarhananın Osmanlı dönemi sonrasında Balkan mutfak kültürüne girdiği... Türkiye’de ise, tarhananın anlamı ile ilgili bazı rivayetler var. En önemlisi, ‘dar hane’ kelimesinden türediği... Bir gün Sultan, seferde bir köylünün evine misafir edilir ve evin hanımı sunacak fazla bir şeyi olmadığı için alelacele bir çorba ikram eder. Çorbayı sunduktan sonra da Sultan’a karşı sıkılarak, “Sultanım dar hane çorbasıdır size en fazla sunacağım; afiyet ola!” der. İşte dar hane olarak adlandırılan çorbaya da, zamanla tarhana denmeye başlanmış söylenceye göre.

Hazırlanışı çok kolaydır; toz haline getirilmiş karışım (ya da hamur), biraz yağ, biraz salça ilave edilerek suda kaynatılır. Ama tabii tarhananın mutfaklarımıza girmeden önceki yapım süreci meşakkatlidir. Buğday ununa tuz, nane ve yoğurt katılarak kazanda pişirilir. Ilıyınca da biraz daha buğday unu ve maya eklenerek yoğrulur. Halkın deyimiyle bir süre ‘ekşime’ye bırakılan karışım, iri parçalar halinde çarşaflar üzerine serilerek kurumaya bırakılır; ardından kalburdan geçirilerek tekrar kurutulur ve bez torbalarda saklanır. Bizlere de, Anadolu’nun özellikle Kastamonu, Kahramanmaraş ve Uşak’ta, ninelerimizin, teyzelerimizin, halalarımızın elleriyle yaptığı o nefis tarhanayı, tencerede kaynatmak düşer sadece... Ve de afiyetle yemek...
Kaynak:Tarih Kulübü

Kethüda Hatun (Harem Yöneticisi)

 
 
Kethüda Hatun, saray hareminin en üst dereceli yöneticisi olup bulunduğu makama padişah tarafından tecrübesi, bilgisi ve terbiyesine bakılarak getirilirdi. Haremdeki bütün merasimleri o yönetir, kadınları padişah ve padişah ailesi karşısında nasıl davranacaklarıyla ilgili o eğitirdi. Padişahın mührünü yalnızca padişahın, sadrazamın ve kethüda hatunun taşıması, ayrıca göreve getirildikten sonra kendisine bir samur kürk bahşedilmesi bize kethüda hatunun ne kadar yüksek bir mevkide olduğunu göstermektedir. Daye Hatun ve Kethüda Hatun özel kayıtlarda padişah ailesi efradı içinde geçmektedir. Kethüda hatunlar, amme hizmeti yaptırmak için gerekli yetki ve donanıma da sahipti. Örneğin III. Murad'ın zamanında kethüda hatun olan Canfeda Hatun İstanbul'da bir camii, bir şadırvan ile civar köylerden birinde bir başka camii ile bir hamam yaptırmıştır.
 
Kaynak: Peirce, 132

Daye Hatun (Sultanın Süt Annesi)

 
Kanuni Sultan Süleyman'ın süt annesi Afife Hatun
 
 
Osmanlı'da prenseslerin ve şehzadelerin süt annesi tarafından emzirilmesi adettendi. Süt anneliği yapan kadının kendi çocuklarıyla emzirdiği padişah çocukları kardeş sayılırdı. Süt annelerinin harem içindeki konumu yüksekti. Eğer padişahın gerçek annesi ölmüşse, merasimlerde onun yerine Daye Hatun bulunurdu. Padişahlar süt annelerine büyük hürmet gösterirdi. Ayrıca bu kadınlara bol bol ihsanda bulunulurdu. Onlar da kendilerine yapılan bağışları cami, mescid gibi amme hizmetleri için harcarlardı. Daye hatunlar genelde devlet adamlarıyla evli olurlardı. Mesela III. Mehmet'in süt annesi Halime Hatun, sultanın eski hocası sadrazam Lala Mehmet Paşa'yla evliydi.
 
Kaynak: Uluçay, Harem,139

22 Şubat 2013 Cuma

Unutulan Tarih - Kaddafi Gerçeği!..

UNUTULAN TARİH !!!

Kıbrıs barış harekatında Amerika'ya kafa tutarak,
Türkiye'ye yardım ettiğini, 1970`lerdeki petrol krizi sırasında Türkiye`ye ucuz petrol ver...
en tek lider olduğunu,
Amerikan ambargosunu yararak, Türk silahlı
kuvvetleri'ne 25 tonluk roket ve 4 uçak dolusu askeri
mühimmat hibe ettiğini,
Türkiye'ye gönderilecek malzemelerin uçaklara yüklenmesinde bizzat yardım ettiğini ve sırtında uçaklara malzeme taşıdığını, Amerika ve İngiltere'nin Libya'daki tüm askeri üslerini
kapattığını,
Bütün yabancı bankaları ve petrol işletmelerini kamulaştırdığını, Amerika'nın 15 nisan 1986'da trablus ve bingazi’ye
düzenlediği hava saldırısında evlatlık kızını
kaybettiğini ve eşiyle iki çocuğunun yaralandığını, İtalya'nın karşısına göğsünde Ömer Muhtar fotoğraflarıyla çıktığını, biliyor muydunuz?

BIZ DOST KURT´LARI KÖPEKLERE BOĞDURDUK...
Kaynak: Tarih Kulübü