30 Kasım 2010 Salı

Eşkiya Buz Dağlarını Basınca Sarayda Pişen Yemekler Koktu!

Buzdolabının varolmadığı zamanlarda, yiyecekler ve içecekler buz kalıplarının içerisine konur, İstanbul sarayında da bu işi "Karcıbaşı" yapardı. Karcıbaşı'nın adamları dağlardan İstanbul'a buz taşırdı ama 1768 Eylül'nde yaşanan bir kaçırma olayı yüzünden saray buzdan mahrum kalmıştı.

Sadece saray değil, İstanbul halkı da buza meraklıydı ve kar ile buz o kadar çok talep ediliyordu ki, şehirde büyük bir buz sektörü doğmuştu. 16. yüzyılın ortalarında İstanbul'a gelen Pedro adındaki bir İspanyol, anılarında "kar ve buz satan dükkanların sayılarının kasaplar kadar olduğunu" yazacaktı.

Meyve satıcıları, yaz aylarında "karlık" denilen buz depolarından buz ve kar alır, meyveleri müşterilerine buzlarla birlikte verirlerdi. Buz kalıpları bugünün çeyrek ekmeği büyüklüğünde olur, su ve şerbet satıcıları da sattıkları içeceklerin içerisine bu kalıplardan atarlardı.

Tarihçi Ahmed Refik Altınay tarafından bundan senelerce önce yayınlanan bir arşiv belgesinde, saraya buz getirmek için dağa çıkan buzcuların başlarına gelen ilginç bir hadiseye rastlıyoruz.

Tahta III. Mustafa'nın bulunduğu 1768 Eylül2ünde, saray buzcuları buz kesmek için Gemlik'teki Katırlı Dağı'na çıkmışlar, ama burada eşkiyanın saldırısına uğramışlardı. Buzcuları ve hayvanlarını rehin alan eşkiya karcıbaşıya haber göndererek adamlarını serbest bırakmak karşılığında 5 bin kuruş fidye istemiş, fidye ödenmediği taktirde hem rehineleri, hem de hayvanları öldürme tehdidinde bulunmuştu. Tehdit bu kadarla da kalmıyordu: Eşkiya, saraya "Bu parayı vermezseniz, Katırlı Dağı'ndan bundan böyle buz nakline izin vermeyeceğiz." demişti.

Zamanın Osmanlı hükümeti, derhal harekete geçerek Gemlik Kadısı'na devlet karcılarının kurtarılması ve eşkiyanın cezalandırılması emrini verdi, ama o günlerden kalma belgeler burada son buluyor. Yani rehinelerin akıbetinin ne olduğu ve sarayın buzsuz kalıp kalmadığı konusunda elimizde bir bilgi bulunmuyor.

Kaynak: HaberTürk Tarih

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder