2 Aralık 2010 Perşembe

Tek Başına Bir Gemi



Cezayirli Hasan Paşa, daha genç fakat heyecanlı bir levent iken, hep bir deniz cengini düşünürmüş. Yalvarmış, yakarmış reisine; aldırmış kendisini gemisine...

Düşman kadırgaları görününce, bizim Hasan'ı almış bir sevinç...
- Hele bir rampa olalım! diye yerinde duramıyormuş.
Önce kancalar atılmış, gemi tutulmuş, sonra halatlar bağlanacakmış ki... O da ne? Talihsizlik! Dalgalar iki gemiyi de salıncak gibi sallıyor. Kancalar kurtulmuş. Gemiler ayrılmış. Arkadaşlarının ardından gelmesini bekleyen Hasan, tek başına düşman gemisinde kalmış.

Durumu farkedince iş işten geçmiş. Cesaretini kaybetmemiş. Kılıcını döndüre, döndüre sallamış.
- Bre çakallar, işte yek başımayım. Savulun bre!..

20 düşmana karşı tek başına vuruşmuş. Birkaç yerinden yaralanmış, ama aldırmamış. Korkunç kılıç kullanıyor, düşmanı yıldırıyor, bezdiriyormuş.

Reis, uzaktan düşman kadırgasını gözlerken, kürekçilere kürekbaşı yaptırmış ama, istenilen çabuklukta hareket edemedikleri için Hasan'dan ümidini kesmişti.
- Ah, Hasan'ım diyordu. Şehit oluşun içimi dağlıyor.
Nihayet yaklaşabiliyorlar. Fakat o da ne!.. Hasan güverteden el sallıyor, avaz avaz bağırıyor:
- Kadırga bizim oldu, Reis baba! Bir halat atın da limana çekelim!




Prof. Mim Kemal ÖKE

Kaynak: Türkiye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder