25 Haziran 2011 Cumartesi

Yıl 1910


Fransızlar yeni buluşları olan uçağı tanıtmak için çeşitli uluslardan katılımcıları davet ederler. Herkes böyle bir icadın gerçekleşmiş olması nedeniyle şaşkın ve meraklıdır.

Dönemin Osmanlı heyetine de katılımcı için haber gönderilir. Heyet, icatlara oldukça meraklı olan Ali Rıza Paşa'yı gönderelim, o meraklıdır der. Ve herhal saraya çağırılır. Kendisine Fransızların buluşundan bahsedilir ve Osmanlı'yı temsilen gitmesi istenir. Ali Rıza Paşa, "Bunu biz yapmalıydık" der ve içinden hayıflanır. Yalnız derler paşaya davet 2 kişilik, yanına bir kişi daha al onu da sen belirle. Ali Rıza Paşa, biraz düşünmüş ve bir delikanlı var onu götüreyim demiş.

Ali Rıza Paşa ve delikanlı Paris'in yolunu tutmuşlar. Paris'te otele yerleşmişler. Ve buluşun gösterileceği yerde kalabalık meydan ve pist herkes merakla bekliyor. Derken pilot hazırlıklarını yapıyor. Bir tane mont giyiyor, bir de gözlük takıyor. Uçak havalanıyor. Parendeler, taklalar, manevralar müthiş bir gösteri. Piste iniyor. Pilot, alkışlar arasında iniyor uçaktan. Herkes kıskanç ama şaşkın.

Pilot, bir yetkili, bir gönüllü istiyor. Pilotun arkasında ona eşlik edebilecek cesareti olan biri. Bizim delikanlı atılıyor. Ben ben... Tamam, deniyor ve delikanlıya gözlük ve mont veriliyor. Delikanlı, montu giyiyor, gözlüğü takıyor. Kalabalıktan sıyrılmak üzere iken Ali Rıza Paşa kolundan tutuyor: "Boşver, sen binme, bırak başkası binsin" diyor. "Neden" diye soruyor delikanlı. "Birşey mi hissettiniz?" "Yok, sen yine de binme evlat" diyor paşa. derken başkası biniyor uçağa. Uçak havalanıyor.

Delikanlı tepkili Paşa'ya. Parendeler, manevralar derken uçak alev topuna dönüyor ve piste çakılıyor ikili. Delikanlı Paşa'ya bakıyor hayretler içinde. Paşa mağrur ve mutlu bir insanı kurtardığı için. Ama bir başkası için, kurtardığı bir insan değildi. Bir ulustu...

Çünkü delikanlı Mustafa Kemal Atatürk'tü...

Hazırlayan: Sunay Akın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder