16 Haziran 2011 Perşembe

Azrail İle Akbabalar Yaralıların Başında Beraberce Bekliyorlardı!..

Bulgar birliklere karşı savaşan Osmanlı askerleri

Bulgarlar Edirne'yi bombalarken

Richard C. Hall’un Balkan Savşları sırasındaki notlarından bir kesit şöyledir:

“…Bulgarlara karşı yapılan savaş dört gün sürdü. Türkler kaybetti, zira askerlerin ekmeği ve başkumandanın telgrafı yoktu. Birçok asker, ölmüş atların ve katırların gayet fena kokan cesetlerinin derileri ile ayaklarını ve bacaklarını sarıp soğuğa direnmeye çalışıyorlardı. Bazı askerler ise aç kalınca topladıkları otları yemişler ve maalesef zehirlenmiş, müthiş acılarla kıvranarak ölmüşlerdi. Açlıktan ölüme mahkum olan askerlerin bazen vahşi kuşları kovmak için bir kolu kalkıyor, fakat ölmekte olan bu askerin hareketi hiçbir işe yaramıyordu. Kuşlar aç askerlerin başından ayrılmıyordu.

Abdullah Paşa bile açlıktan ölmek üzere idi. Paşa’yı, bir yabancı gazetecinin verdiği birkaç konserve kurtardı. Türkler, Manastır’da Plevne savaşçılarının efsanevi cesaretini ve kahramanca inadını gösterdiler. Tam ve kesin yenilgilerine rağmen şan ve şeref tacına layık oldular.

Türk birlikleri, Yanya’nın imdadına Sırp sınırından itibaren yürüye yürüye, takatten düşerek, neredeyse bir deri bir kemik kalmış ve tanınmayacak halde koştular. Cephaneleri ve yiyecekleri kalmamış ve pek az miktarda çürümüş mısır ekmeğiyle şöyle böyle sağ kalabilen Türk askerleri, ortaya inanılmaz bir manzara koydular. Soluyor, çığlıklarla adeta yerde sürünüyorlardı. İskelete benzeyen bu insanların gözlerinde ölüm görünüyor, son nefesleriyle bir parça ekmek arıyorlardı.

Bulgarlar, Çatalca’da kendi başarılarının kurbanı oldular. Türkler’e karşı başlattıkları savaş, onları İstanbul’un 35 km. yakınına kadar getirmişti ama lojistik, taktik, politik veya diplomatik olarak düşmanlarının başkentini almanın ve işgal etmenin yaratacağı sorunlarla başa çıkmaya hazır değillerdi. Buna gerek de yoktu…”

Kaynak: Nezih Uzel (HaberTürk Tarih – Sayı: 22 – 24.Ekim.2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder