27 Haziran 2011 Pazartesi

Padişahın Hemşehrisi Olan Söğütlü Aşiret Askerleri


Güvenliğine aşırı derecede dikkat eden II. Abdülhamid, kendisini “hemşehrilerim” diye hitap ettiği Söğüt’ten gelen askerlere emanet etmişti.

Amcası Sultan Abdülaziz’in bir darbe ile devrilip şüpheli bir şekilde can vermesinden hemen sonra ağabeyi V. Murad’ın da tahtından indirilmesi, Abdülhamid’i son derece vesveseli yapmıştı. Herkesten ve her şeyden kuşku duyardı. Bu yüzden sıradan muhafızlara da güvenmemiş ve güvenliğini kendi kurduğu özel bir bölüğün sağlamasını istemişti.

Yıldız Sarayı’nda üslenmiş olan bölükteki askerler Söğüt, Bilecik ve Eskişehir havalisine yerleşmiş eski Türk kabilelerinden olan ve mertlikleri, cesaretleri ve dürüstlükleriyle tanınan “Karakeçeli” aşiretinin mensuplarıydılar. Osmanlı hanedanının bağlı olduğu Kayı boyunun da Karakeçeli aşiretinden geldiğine inanılıyordu. Dolayısıyla, padişah ve muhafızları akraba sayılıyorlar ve II. Abdülhamid, Karakeçeliler’e son derece güveniyor ve her gece yatak odasının kapısında bile Karakeçeli aşiretinden bir muhafız tutuyordu.

Süvari bölüğünün adı, “Söğüt Ertuğrul Alayı” idi. 1899 yılında, alaya 30 yeni muhafız alınması gerekti. II: Abdülhamid, asker seçimini yapacak olan sarayın “baştüfekçisi” Tahir Paşa’ya verdiği talimatta, yeni muhafızların taşımaları gereken özellikleri şöyle sıralamıştı:

“Muhafızlar, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi ile Söğüt’e gelmiş ailelere mensup, yakışıklı ve uzun boylu olmalıydılar. Sakal konusu önemli değildi, sakallı olanlardan traş olmaları istenmeyecek ama sakallarını bakımlı tutmalarına dikkat edilecekti. Ata çok iyi binmeleri gereken bu askerler, orduda görev yapanlardan yahut ihtiyat sınıfına ayrılmış olanlardan seçilebilirdi. 1897 Osmanlı-Yunan savaşına katılanlar, özellikle tercih edilecekti. Askerlerin arasında, ileride subaylığa yükselebilecek kabiliyete sahip olanların bulunması da gerekiyordu. Seçilecek bu 30 askerin iyi ahlak taşımaları ve beş vakit namaz kılmaları şarttı.

Askerler padişaha sadakatle hizmet edecek, her ne suretle olursa olsun başkalarının sözlerine kanmayacak ve padişahın emirlerini son nefeslerine kadar tutacakları konusunda Ertuğrul Gazi’nin Söğüt’teki türbesinde yemin edecekti. Alaya katıldıktan sonra memleketlerine dönmek isteyenler 3 senelik hizmetten önce izin alamazlardı. Hizmete devam etmek isteyenlerin rütbeleri yükseltilecek ve jandarma birliklerinde görevlendirileceklerdi.”

II. Abdülhamid’in seneler boyu başkatipliğini yapmış olan Tahsin Paşa, hükümdarın Söğütlü askerlerden “Benim öz hemşehrilerim” diye bahsettiğini yazıyor.

Kaynak: Nefise GERMİYANLI (HaberTürk Tarih – 08.Mayıs.2011 – Sayı:50)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder