8 Haziran 2012 Cuma

Normandiya Çıkarması - 6.Haziran.1944



65 yıl önce Avrupa
Normandiya çıkarmasının da gösterdiği gibi, Avrupa’nın Na
zi işgalinden kurtuluşunda ABD’nin payı büyüktü.

      65 yıl önce 5 Haziran 1944 günü Paul Verlaine’in bir mısraı ile ünlü BBC başta Fransa olmak üzere Avrupa kıtasındaki ülkelerin direnişçilerine mesaj veriyordu; o günlerde verilen sinyallerden biri de Beethoven’in 5. Senfoni’sinin girişiydi. 1943’ten beri Rusya Almanya’yı kendi topraklarında durdurmuş ve batıya doğru itelemeye başlamıştı.

Sovyet ordularına gerekli mühimmat ve silah yardımı yapabilmek için İran işgal edilmişti. Kızıl Ordu ve Sovyetler bu güzergahtan kendi imkânlarının ötesinde donatılınca ilerlemeye ve düşmanı batıya doğru sürüklemeye başladılar. Galiba İngiltere ve ABD çevreleri 1944 Haziran’ında Avrupa kıtasını kurtarma işini Sovyetlere bırakmayı sakıncalı da gördü. İkinci cephede beklenen ani müdahale yapılmalıydı. 

Başkomutan Amerikalı Eisenhower’ın komuta ettiği ağırlıklı Amerikan ve müttefik kuvvetler Normandiya çıkarmasına başladılar. Kayıplar ağırdı ama 24 saat içinde savaşın kaderi belli oldu. Çıkarma tutunmuştu.

Arşivler harap oldu

5 Haziran’daki Normandiya çıkarması; bir yıl evvel Sicilya’dan başlayan Amerikan, İngiliz ve hemen bütün sürgündeki Polonya kuvvetlerinin katıldığı bir operasyondu. Amacı da 1944 Haziran’ında Roma’ya giren askerleri kutlamak ve desteklemekti. Doğrusu 1943’te Sicilya, ardından güney İtalya’ya giriş Monte Cassino’da müthiş bir Nazi Alman direnişiyle karşılaştı. Müttefikler çok kayıp verdi ve bu arada bütün Avrupa, hatta Akdeniz ve Ortadoğu tarihinin en kıymetli yazmalarını barındıran Monte Cassino Manastırı kütüphane ve arşivleri harap oldu. Bu, beşeriyetin kültürü açısından İkinci Cihan Savaşı’nın getirdiği en büyük kayıplardandır.

4 Haziran’da girilen Roma açık şehir ilan edilmişti. Buna müteffikler kadar şehri savunan Almanlar da uydu ve Roma’yı çatışmasız terk etti. Ebedi Roma’nın bu imtiyaz ve talihi, zavallı Varşova için söz konusu olmadı. Almanlar şehri bilinçli bir şekilde yok ederek çekildiler, eğer 1941’de girebilselerdi St. Petersburg’a da aynı şeyi yapacaklarına şüphe yoktu. Nitekim Paris boşaltılırken de Hitler aynı emri verdi. Ama doğrusu Alman komutan ve subaylar bu emre uymadı. Fransızlar Paris’teki işgal kuvvetlerinin komutanlarının bu cesaretlerini unutmadı ve savaştan sonra da onları kutsadı.

Kısacası 1944 yazı Almanya’nın üç cephe arasında sıkıştığı yıldı; gene de Berlin’e giriş bir yılı buldu. Hatta Ruslar diğer müttefiklerden evvel Berlin’e ulaştı. Çok büyük kayıplar vererek şehri aldılar. 7 Mayıs 1945’te mütareke imzalandı.
Savaşın yükünü ABD ile Sovyetler Birliği çekti
Avrupa kurtulmuştu; ABD ordularının payı büyüktü. Avrupa’yı savunan İngiliz ve Fransızlar, doğudan gelen Ruslarla ve güneyden İtalya’dan Nazilere karşı kıtaya ayak basan, bir yıl sonra da Normandiya çıkarmasının da başını çeken Amerikalılarla mukayese bile edilemezlerdi. O günün Amerikan savaşçıları bugünkülerle de pek mukayese edilemiyor. Bu çok önemli bir gelişmedir. 

 Kuzey Afrika’da gerçekten güçlü bir komutan olduğunu ispatlayan Mareşal Erwin von Rommel Normandiya’da bir varlık gösteremedi. Savunma stratejisi düzgün değil miydi? Bu stratejinin uygulamasını kendi dahil kimse görmedi. Hitler’e karşı tertiplenen darbeye uzaktan karıştığı anlaşılıyor. Naziler onu açıkça cezalandıramadı. Normandiya’daki bir yolculukta, faturası müttefik uçaklarına çıkarılan bir saldırıda yok oldu. Acaba saldıranlar Britanya uçakları mıydı? 

 Almanya’ya karşı bu büyük savaşın yükünü önce Sovyetler Birliği, sonra ABD çekti. Amerikalıların teknolojisi ve donanımı üstündü. Askerler de iyi savaştı. Yabancı bir toprakta belirli bir ideal etrafında savaştıkları anlaşılıyordu. Sovyetler Birliği ise üç yıl süren feci bir işgalin acısını çıkararak Avrupa’ya doğru ilerliyordu. Napolyon’a karşı Kutuzov’un uyguladığı taktikler yeniden görüldü. Rusya tarihi ve tebasıyla ikinci bir anavatan muharebesi yapmıştı.

Devirler değişiyor, kavimlerin özelliği de geçen zamanla aşınıyor. Bugünün Avrupa ve Amerika’sı eskisi gibi savaşçı değil ve Avrupa da o zamanki gibi parçalanmış bir kıta değil. Galiba bünyesindeki askeri zayıflıktan dolayı dünyayı askersizleştirmek istiyor. Tabii bilhassa Asya kıtasındaki yapılanmalara bakınca bunun boş bir çaba olduğunu söylemeye gerek yok.

Kaynak: İlber Ortaylı - 6.Haziran.2009 tarihli yazısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder