Tarihten İlginç Bilgiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tarihten İlginç Bilgiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ocak 2015 Cuma

Tarihin Gelmiş Geçmiş En Deli 10 Hükümdarı












Kaynak: http://m.haberturk.com/yasam/galeri/446279-tarihin-gelmis-gecmis-en-deli-10-hukumdari

11 Nisan 2014 Cuma

Kolonya İsmi Nereden Gelmektedir?

Kolonya ismi Alman şehri Köln'den gelmektedir.

Köln'de "eau admirable" (Hayranlık uyandıran su) ismiyle üretilen bir kokudur. Cologne ve Kolonya adı da Buradan gelir. "Eau de Cologne" "Köln Suyu" demektir. Köln Tıp Fakültesi'nin bu kokuyu tıbbi ürün olarak onaylamasının ardından kolonya Avrupada yaygınlaşmıştır.

Kaynak: Tarih kulübü







Köln Tıp Fakültesi'nin 
bu kokuyu tıbbi ürün olarak onaylamasının ardından kolonya Avrupada yaygınlaşmıştır.

Kaynak: Tarih Kulübü

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Dünyanın İlk Ambulansı (Cankurtaranı)



Dünyadaki ilk ambulans 1792 yılında savaşta yaralananları daha az kayıpla kurtarmayı amaçlayarak, Napolyon'un özel cerrahı Baron Dominique Jean Larrey tarafından yapılmıştır. Larrey, sıradan arablarla taşınan yaralıların daha fazla kan kaybettiğini ve yaralarının daha da derinleştiğini gördü. Bunun üzerine Fransız ordusunun başcerrahı Pierre François Percy ile beraber, özel bir "Cankurtaran Birliği" oluşturdu.

Birlikteki her takımda 12 ambulşans vardı. Bunlar ilk kez, Napolyon'un İtalya'ya karşı açtığı 1796-1797 savaşında görev aldılar.

İlk kez Baron Dominique Jean Larrey tarafından 1790 yılında hafif bir araba olarak tasarlandı. 1792 yılında hem Avusturya hem de Prusya ile savaşan Fransa'da, cephede yaralanan askerlerin hastaneye yetiştirilemeden ölmesi üzerine Larrey'in bu tasarımı kullanılmaya başlandı. İçerisinde her türlü donanımın bulunduğu bu araçların, trafikte geçiş üstünlükleri mevcuttur.

Kaynak: Dünyanın İlkleri

28 Şubat 2013 Perşembe

Tarihten İlginç Gelenekler - Seppuku (Hara-Kiri)


 
 
Seppuku, iç organların dışarı çıkmasını sağlayan bir tür Japon intihar adetidir.

Seppuku ayrıca hara-kiri olarak bilinir. Günümüzde hara-kiri daha yaygın olarak bilinmektedir. Çünkü hara-kiri ...kelimesi Japoncada "karın deşmek" anlamına geldiği için argo olarak kabul edilir.

Efendisinin ölümünden sonra seppuku yapmak oyibara olarak adlandırılır, adet aynıdır.

Seppuku, feodal Japonya' da özellikle samuray sınıfının savaşta yenilgi sonucunda hayatta kaldıysa yapması gereken intihar olarak adlandırılmaktadır. Gerçekte ise savaşta yenilen samurayın böyle bir zorunluluğu olmadığı gibi, bu sadece samuraylara has bir davranış da değildir. Genellikle efendisine doğru hizmet edememiş samuraylara Edo hanedanı döneminde bir nevi onurlandırma amaçlı cezalandırma yöntemidir.
Seppukuda esas olan, samurayın yaşamı boyunca her an beklediği ölüme kendi eliyle fakat korkunç acılar içerisinde kavuşmasıdır. Zaman içerisinde "seppuku" yapmanın verdiği acıyı önlemek için intihar eden samurayın en yakın arkadaşına karnı kesme işlemini takiben kafasını kesme görevi verilmiştir, bu kişilere "kaishakunin" denilirdi ve genellikle samurayın en yakın olduğu ya da en güvendiği kişilerden seçilirdi.
Şahıs, seppuku yapmadan önce banyo yapar, beyaz giyinir ve en sevdiği yemeğini yer, hazır olduğu zaman bıçağı karnına saplar, sağ-sol hareketleri yaparak diyaframını ve midesini parçalar, sonra da kaishakunin kellesini uçurur.

Seppuku iki çeşittir. Biri yukarıda anlatılan normal seppuku, öteki ise Juun-Buun Seppuku'dur. Juun-Buun Seppuku'da, kaishakunin yoktur. Şahıs, karnını haç şeklinde (+) keser, iç organlarını dışarı çıkarır, mümkünse toprağa koyar, ve orada ölüverir.

Seppuku yapmak bir süre sonra yasaklanmış olmasına karşın günümüze kadar var olmayı başarmıştır. Japon toplumunda kabahatli olmak ve bu kabahatin toplumca bilinir hale gelmesi çok büyük utanç sayıldığından zaman zaman uygulayanlar görülmektedir.
 
Kaynak: Tarih Kulübü

23 Şubat 2013 Cumartesi

Dünyanın İlk Hazır Çorbası "Tarhana"


 
 
ORTA ASYA TÜRKLERİNİN YAŞADIKLARI COĞRAFYANIN İKLİM ŞARTLARINDAN KAYNAKLANARAK KEŞFETTİKLERİ TARHANA, DÜNYANIN İLK HAZIR ÇORBASIDIR

Tarhana, kullanım ve saklama kolaylıkları nedeniyle gerek yerleşik, gerekse göçer yaşam tarzlarının temel b...eslenme maddelerinin başında gelmiştir. Yazın bereketli hasadından ve güneşinden yararlanılarak üretilen tarhana, yılın geriye kalan bölümünde, kahvaltıdan akşam yemeğine kadar tüm sofralarda yer alır. Selçuklu ve Osmanlı imparatorluklarının ordularının beslenmesinde tarhana çok önemli bir ihtiyacı karşılamıştır. Özellikle Çanakkale Savaşı’nda orduya güç vermiştir.

‘Dar Hane’ Çorbası...

Selçuklular sayesinde Ortadoğu ve Anadolu’ya getirilen tarhananın isminin nerden geldiği hakkında kesin bir bilgi elimizde yok. Yunanlılarda da ‘trhana’ olarak adlandırılan tarhanayı, Yunanlı araştırmacı ve geleneksel Yunan yemek kültürü uzmanı Georgia Kofinas’a sorduğumda, onlarda da herhangi bir verinin olmadığını söyledi. Bildiğimiz bir şey varsa, o da tarhananın Osmanlı dönemi sonrasında Balkan mutfak kültürüne girdiği... Türkiye’de ise, tarhananın anlamı ile ilgili bazı rivayetler var. En önemlisi, ‘dar hane’ kelimesinden türediği... Bir gün Sultan, seferde bir köylünün evine misafir edilir ve evin hanımı sunacak fazla bir şeyi olmadığı için alelacele bir çorba ikram eder. Çorbayı sunduktan sonra da Sultan’a karşı sıkılarak, “Sultanım dar hane çorbasıdır size en fazla sunacağım; afiyet ola!” der. İşte dar hane olarak adlandırılan çorbaya da, zamanla tarhana denmeye başlanmış söylenceye göre.

Hazırlanışı çok kolaydır; toz haline getirilmiş karışım (ya da hamur), biraz yağ, biraz salça ilave edilerek suda kaynatılır. Ama tabii tarhananın mutfaklarımıza girmeden önceki yapım süreci meşakkatlidir. Buğday ununa tuz, nane ve yoğurt katılarak kazanda pişirilir. Ilıyınca da biraz daha buğday unu ve maya eklenerek yoğrulur. Halkın deyimiyle bir süre ‘ekşime’ye bırakılan karışım, iri parçalar halinde çarşaflar üzerine serilerek kurumaya bırakılır; ardından kalburdan geçirilerek tekrar kurutulur ve bez torbalarda saklanır. Bizlere de, Anadolu’nun özellikle Kastamonu, Kahramanmaraş ve Uşak’ta, ninelerimizin, teyzelerimizin, halalarımızın elleriyle yaptığı o nefis tarhanayı, tencerede kaynatmak düşer sadece... Ve de afiyetle yemek...
Kaynak:Tarih Kulübü

15 Kasım 2012 Perşembe

Osmanlı'nın İhtişamına Bir Örnek



Onuncu Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman (1495-1566) döneminde, Sivas vilayetimizin bütçesi 20 milyon altındı. Buna karşılık, yine aynı dönemde, Fransa Birleşik krallığı'nın bütçesi 4 milyon altın ve Birleşik İngiltere Krallığı'nın bütçesi 3,5 milyon altındı. İnsan nereden nereye diye düşünmekten kendini alamıyor.