(Bir zorluğu
çözümlerken, bir engeli ortadan kaldırmaya çalışırken bazen hiç beklenmedik
sürpriz olaylar çıkar ve daha büyük engeller karşınıza dikilir. Böyle durumlarda
bu deyim kullanılır.)
Deyimin öyküsü Osmanlı tarihine dayanır. Yavuz
Sultan Selimin Yemen’i Osmanlı topraklarına
katmasından bir süre sonra Yemen’de isyan çıkmış, uzun uğraşmalar sonunda Yemen
Fatihi Sinan Paşa duruma hakim olmuş; Yemen bundan sonra 400 yıl Osmanlı
egemenliğinde kalmıştı.
Söylentiye göre Sinan
Paşanın askerleri bir gün çölde konaklamış. Yemek pişirmek üzere hasır torbalar
içindeki mısır pirinçlerini yere serdikleri büyük bir çadırın üstüne dökmüş ve
taşlarını ayıklamaya başlamışlar.
Bu sırada bir fırtına
çıkmış ve rüzgarın savurduğu bir kum bulutu pirinçlerin üstüne inerek, ufak bir
tümsek halinde yığılmış.
Kumların altında
kalan pirinçlere bakakalan yeniçeriler arasından şakacı bir asker,
arkadaşlarına:
-Biz Allah’ın
nimetini taşlı diye beğenmiyorduk, bizim gibi günahkar kullara üç beş taş az
bile gelir. Asıl şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşını. Ulu tanrımız, Kabe’ye
hücum eden fil sahiplerinin başına ebabil kuşlarından taş yağdırmıştı. Bizim
başımıza da daha büyük taş yağdırmadan hemen tövbe edelim, diyerek arkadaşlarını
güldürmüş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder